Sonbahar
Sosyalizm için mücadele eden ve bu
uğurda F tipi cezaevinde 10 yıl geçiren, açlık grevleriyle düşünce özgürlüğü
için mücadele veren, cezaevindeki son günlerinde bile çıplak ayakla revire
gelip protestosuna devam eden ve gencecik yaşında akciğerlerinden hastalanan
bir genç Yusuf.
Hayallerini, arkadaşlarını, ailesini,
okulunu ve güzel bir yaşamı idealleri uğruna feda ettikten sonra, cezaevinden
memleketi Hopa'ya annesinin yanına gelir. Doğu Karadeniz'in Gürcistan'la komşu
olan en uç noktasındaki Hopa'da dağların yamaçlarında, müthiş bir doğanın
karşısında barakadan bozma evde annesiyle yaşamaya başlar.
Karadeniz insanını, halkın gündelik
yaşamını, insanların konuştuğu dili, bölgeye gelen Gürcü kadınların para
karşılığında bedenlerini satmalarını ve bir insanın 10 yıllık cezaevi
macerasından sonra topluma nasıl da yabancılaştığını anlatan güzel bir film
Sonbahar.
Nuri
Bilge Ceylan'ın
"Uzak", Semih Kaplanoğlu'nun "Meleğin Düşüşü" filmlerinden
etkilendiği, filmin genelinde ise Angelopulos
etkileri göze çarpıyor. Kimi yerlerde de Lynch'in
Mulholland Drive ve Bertolucci'nin The Dreamers filmlerine gönderme yaparken; edebiyattan resime,
müzikten felsefeye, politikadan sosyolojiye geniş bir altyapıyla örmüş filmini Özcan Alper.
Filmde Oğuz Atay'dan Sabahattin Ali'nin
eserlerine, Van Gogh'un "Dinlenme Vakti" tablosuna, Çehov'un "Vanya Dayı" öyküsüne göndermelerin olması da filmi daha da
güzelleştiriyor.
2 Yorumlar
hala etkisinden kurtulamadığım bir film.. geçen hafta içinde iki ödül daha verildi.. bu filmde olmasaydı o yaşananlarda.. o güzel ortamda sadece aşk fimleri için kullanılıyor olsaydı.. belki bundan sonrası için "sonbahar"..
YanıtlaSilizlemek istediğim filmler arasında. insanı sarsan bir dönemin yaşanan gerçekleri. daha izlemeden etkileyici bir film olduğu kanısına varabiliyor insan.
YanıtlaSil