Not Defteri -51-



9 Temmuz 2009 Perşembe - İzmir

• Cumhurbaşkanı, askerin sivil mahkemelerde yargılanması yönündeki yasayı onaylamış. Ve sonra da başbakandan askerin sakıncalarının giderilmesini istemiş. İnsana sormazlar mı, acelen mi vardı yasayı onaylamak için. Yasayı geri meclise gönder ve askerin sakıncaları giderilmeden bu yasayı onaylamam de. Bakalım o zaman insanlar cumhurbaşkanının tarafsızlığını tartışır mı? Herkes bilir ki o zaman cumhurbaşkanı tutarlı. Dedikleriyle yaptıkları uyuşuyor.
Şimdi yaptığı sadece göstermelik. Bu yasa onaylanmıştır ve artık kimse askerin sakıncalarını gidermez.

Bir de AKP’nin her yaptığını demokratik bir gelişme olarak gören, zihniyet yoksunu köşe yazarları var. Bunlar ne demokrasinin tanımını biliyorlar, ne de bu ülkenin çıkarlarını göz önünde bulunduruyorlar. Onlar sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar ve kendi çıkarlarına uygun olan her şey de onlara göre demokratiktir.
Eğer onlar gerçekten demokratik olsalardı zamanında başbakan çıkıp bazı gazeteler için “bunları evinize sokmayın!” derken bu demokratik gazeteciler çıkar “onları almayacaksanız, bizi de almayın!” derdi.

• Son yerel seçimlerde sandık görevlisiydim. Polis Yüksek Okulu öğrencilerinin oy kullanacağı bir yerde… Yaklaşık 200 kişinin oy kullanacağı bir sandıkta… Polis okulu öğrencileri oylarını kullandıktan sonra sayım işlemine geçince büyük bir şaşkınlık yaşamıştım. Ülkenin güvenliğini emanet edeceğimiz gencecik insanların %70-80’i AKP’ye oy vermişti. Geri kalanların çoğu da MHP’ye… Birkaç oy da BBP’ye ve CHP’ye çıkmıştı. Bu beni aşırı derecede şaşırttı.
Bunca genç insanın hemen hemen aynı düşünceye sahip olması nasıl da üzüntü verici. Hani nerde farklı düşünceler, hani nerde farklı bakış açıları? Bu kadar insan bu kadar benzer bakış açısına nasıl sahip olabilir? Bu üzüntü verici değil midir?
Belki de denilenler doğru: polis teşkilatının içinde F tipi bir yapılanma var ve bunun sonucu olarak da o kadar polis adayı genç insan oylarını AKP’ye veriyor.

Tabii bir de televizyonlarda yayınlanan polis dizileri var. O dizilerdeki polisler ve gerçek polisler… Aradaki fark da zihnimizde kalsın.

• Ilısu Barajının yapımına karşı çıkıp Hasankeyf’in yok olmasına tepki gösteren bazı ünlüler: Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Fatih Akın, Tarkan, Orhan Gencebay.
En güzel tepkiyi verenlerden biri de Orhan Pamuk’muş. Venedik’te üzerinde “Hasankeyf yok olmasın” yazan tişörtle dolaşıyormuş.

• Son zamanlarda üzerinde epey kafa yorduğum birçok yerde insanlara anlatmaya çalıştığım bir konuda, Türk edebiyatının önemi hakkında Doğan Hızlan’ın bugünkü yazısının son cümlesinde, düşüncelerime tam anlamıyla tercüman olan kısmı alıntılıyorum: “Kendi ülkesinin edebiyatını bilmeyen, dilinin tadına varmayan bir okur nitelikli bir okur olamaz.”

Belki de bu yüzden Türk edebiyatını çok seviyorum, belki de bu yüzden Türk yazarların kitapları başucu kitaplarımın çoğunluğunu oluşturuyor.

• okuma defteri
Kitaplar üzerine yapılan “mutlaka okunması gereken” listelerini çok severim. Dergilerde, gazetelerde yayınlanan öneri listelerini büyük bir merakla okurum. Özellikle değer verdiğim yazarların önerileri her zaman benim açımdan yol gösterici olur. Bu nedenle bazen ben de kendi kendime “mutlaka okunması gereken kitaplar” listesi yaparım. Arada bir bu listeyi değiştirsem de genellikle listenin iskeleti sabittir.
Aşağıda benim için mutlaka okunması gereken 50 kitabın listesi var. Bu liste biraz farklı bir değerlendirme sonucunda oluşturuldu. Kitaplar 5 ayrı kategoriye ayrıldı: roman, öykü, deneme, şiir, diğer (gezi, biyografi, anı, mektup, günlük, portre…)
Her bir kategori için de en iyi 10 kitap seçilerek Türk edebiyatının benim için en iyi 50 kitabını çıkardım.
Her listede olduğu gibi bu listede de mutlaka çok eksik bulunacaktır. Mutlaka seçilen kitaplar eleştirilecek, niçin bazı kitapların bu listeye alındığı sorgulanacaktır. Listeye alınmayan kitapların içinde de çok değerli kitapların olduğu söylenecektir. Her türlü eleştiriyi kabul ediyorum. Ama buradaki liste kitaplığımda bulunan en iyi kitapların listesidir ve Türk edebiyatı üzerinedir.
Bu liste oluşturulurken en çok dikkat edilen şey; yıllar içinde elime defalarca aldığım kitaplardan oluşmasıdır. Bir kere okuduktan sonra bir kez daha okuma ihtiyacı hissettiğim kitaplardan seçtim buradaki kitapları. O nedenle burada bazı yazarlar yok: Necip Fazıl, Mehmet Akif, Peyami Safa, Halit Ziya…
Okuyup da beğenmediğim, okuyup da bir daha dönmediğim kitapları almadım. Ama bazı yazarları almak isteyip de listeye alamadım, ya da en iyi 10 romanı seçerken bir yazarın iki romanını seçemezdim. Yaşar Kemal’den, Oğuz Atay’dan, Orhan Pamuk’tan, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan, İhsan Oktay Anar’dan sadece bir roman yer alıyor. Oysaki bu yazarların her yazdığı benim başucu kitabım haline gelmiştir.
Bazı şairlerin ve öykücülerinse bir kitabını değil de bütün eserlerini listeye almayı daha uygun buldum. Sait Faik, Orhan Veli, Nâzım Hikmet, Ece Ayhan…
Tabii bu listeyi değerlendirirken şunu da unutmamak gerekir ki sonuçta ben de bir okur olarak 150 yıllık Türk edebiyatının tamamını okumuş biri olamam. Ama okuduğum günümüz Türk edebiyatı ve Türk klasikleri bana bu listeyi oluşturttu. Tabii bir de benim için Cumhuriyet dönemi edebiyatı çok önemli. Türk edebiyatının temellerini atanları her zaman saygıyla anarım ve kitaplarını okurum fakat kitapları okuduktan sonra başucu kitabım olmayı hak eden kitapları değerlendirmeye aldım. Değerlendirme dışında kalan kitapların önemsiz olduğunu göstermek için yapılmamıştır bu liste. Türk edebiyatına katkı yapan her kitap çok değerlidir.
Bütün bunları belirttikten sonra şimdi listeyi sıralamaya geldi. Her bir kitap birbirinden değerli olduğu için sıralama yazarların alfabetik sıralamasına göre. Hepsi en iyi kitap olarak:

• Çin’de bir katliam yapılıyor. Yüzlerce insan hiç yok yere öldürülüyor, fakat dünya bu yaşanan katliama ses çıkaramıyor. Hiçbir ülke Çin’deki vahşeti durdurmaya çalışmıyor. Bu tür olaylar sadece Çin’de değil dünyanın başka yerlerinde de yaşanıyor, ama hiçbiri durmuyor, katliamlara tepki gösteren olmuyor. Bu nasıl bir dünyadır? Katliamlara tepki vermeyen herkes de bu suçu paylaşacaktır.

• Uygurlu Türklere verilmeyen destek, onlar için gösterilmeyen tepki kısa bir süre önce Filistinli Araplar için çok sert bir şekilde gösterilmişti bu ülkenin başbakanı tarafından.
O zaman büyük destek verilen Filistin başkanı Mahmud Abbas, şimdi Rumların Türkler hakkındaki tezlerine destek verdiklerini açıklamış.
Bazı insanlara sırf Müslüman oldukları için destek verenler umarım şimdi yaptıklarından biraz utanmışlardır.
Her ülkenin bir tepki verme politikası olmalı. Ülkelere, kişilere göre değişmemeli. Mesela dünyanın neresinde insanlar acımasızca, suçsuz yere öldürülüyorsa ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve muhalefet partileri hemen tepki gösterebilmeli. Tutarlı olunmalı yani.

• Ahmet Cemal çevirisiyle Robert Musil’in Niteliksiz Adam’ının 2. cildi YKY tarafından basılmış.

• Ahmet Cemal çevirileriyle:

- Nietzsche’nin Zerdüşt’ü
- Goethe’nin Yarat Ey Sanatçı’sı
- Novalis’in Geceye Ağıtlar’ı
- Canetti’nin İnsanın Taşrası ve Saatin Gizli Yüreği kitapları…

• Pasquino heykeli

• Türk şiirinde çok önemli yere sahip iki büyük şairimiz vardır: Nâzım Hikmet ve Necip Fazıl.
Her iki şairimiz de savundukları ideolojiler nedeniyle insanların sadece şiirleriyle değil de aynı zamanda düşünceleriyle sevip, bu düşünceler nedeniyle arkalarından geldikleri siyasi/ ideolojik kişiler olmuşlardır.
Elbette her iki şairimiz de ideolojileri nedeniyle şiirle çok benzeşmeyen işlere girişmişlerdir. Biri komünist partiye üye olmuş, diğeri ise Büyük Doğu adlı siyasi dergiyi çıkarmıştır.
Ama bu noktada şiirden asla vazgeçemeyen ve her türlü düşüncesini şiirle anlatmaya çalışan Nâzım Hikmet, şiirinin gücünü hep korumayı başarmıştır. Çıkardığı dergiyle ve yazdığı siyasi makalelerle şiirden uzak düşen Necip Fazıl ise Kaldırımlar ve aynı dönemde yazılmış birkaç şiir dışında çok da kalıcı şiirler bırakamamıştır.
Buna rağmen tek cilt halindeki Çile’de önemli şiirler vardır, fakat bu şiirler de yerellikten uzaklaşamamıştır. Uluslar arası üne kavuşabilecek bir şairin ideolojisi nedeniyle nasıl da şiiri bir kenara itip, yerele razı olduğunu göstermektedir.
Necip Fazıl’la aynı ideolojiye sahip kişiler için en büyük şair Necip Fazıl’dır ve onlar için ikinci bir şair yoktur. Okumadıkları, okusalar bile anlayamadıkları Çile’yi göklere çıkarırken şiirin ne olduğunu bile bilmediklerini gözler önüne sermekten çekinmezler. Uzun yıllar gerek aile baskısı, gerek de bulundukları çevrenin etkisiyle Necip Fazıl’a yönlendirildikleri için de başka şair tanımazlar.
Nâzım Hikmet ideolojisindeki kişiler için de benzer şeyler geçerli. Onların tek farkı Nâzım’a ailevi veya çevresel bir baskıyla ulaşmayıp, kendi okumalarıyla ulaştıkları için, Türkiye’nin en büyük şairi Nâzım, deseler bile her zaman farklı şairleri de göz ardı etmeden Türk şiirinden bahsedebilmeleridir. Orhan Veli de, Can Yücel de, Edip Cansever de, Turgut Uyar da, Ataol Behramoğlu da, Şükran Kurdakul da, Arif Damar da, Ahmet Telli de, Şükrü Erbaş da onlar için şairdir ve şiir denilince sadece Nâzım’ın adını değil bu şairlerin de adını anmayı unutmazlar.
Elbette Necip Fazıl da büyük bir şair ve Türk şiirine büyük katkılar yapmıştır. Fakat hâlâ Necip Fazıl’ı savunanlar, onun ideolojik düşüncesinin peşinde koşanlar onun biraz da şiir yönünü araştırıp, Türk şiirindeki önemi hakkında araştırma yapıp, yeri geldiğinde önemli şairleri de unutmadan şiir üzerine konuşabilecek duruma gelmeleri Necip Fazıl’ın değerini daha da yükseltecektir. Necip Fazıl tektir, ondan iyi şair olamaz, demek en çok Necip Fazıl’a zarar verir.

• Ne zaman Türkiye’de yaşanan aleni ve faili meçhul cinayetleri düşünsem… Ne zaman Menemen olayı, Kubilay’ın acımasızca öldürülüşü, sağ-sol olaylarında birbirini yok etmeye çalışan gençlerin yaşadıkları, Deniz’lerin idam edilişi, 80 darbesi ve sonuçları, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink cinayetleri, Madımak yangını aklıma gelse… derin bir üzüntü yaşarım ve ne yazık ki bütün aleni ve faili meçhul cinayetler çok sık aralıklarla aklıma gelir.

• Okuduklarım
-          Tezer Özlü “Eski Bahçe~Eski Sevgi”
-          Orhan Pamuk “Cevdet Bey ve Oğulları”
-          Atilla Dorsay “Düşen Yapraklar Geçen Yıllar”
-          Elif Şafak “Med-Cezir Yazıları”
-          Vatan, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri
-          Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

0 Yorumlar