Okuma Günlüğü -9-


3 Ağustos 2015 Pazartesi

Milan Kundera’nın Gülünesi Aşklar adlı öykü kitabını okumaya başladım. Aslında Öykü Günlükleri projem için bu kitap iyi bir başlangıç olabilirdi. Bu projeye başlamak için birkaç gün gecikmiş olsam da belki de Öykü Günlükleri de kendi yolunu burdan bulacaktır.
Milan Kundera’yı ilk defa, birçok kişi gibi, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği adlı romanı sayesinde tanıdım. Bu roman benim en beğendiğim romanlardan biridir. Sonrasında Bilmemek, Ölümsüzlük gibi kitapları sayesinde değer verdiğim en önemli yazarlar kategorisine yükseldi benim için Milan Kundera. Fakat daha önce öykülerini hiç okumamıştım. Romanlarındaki tadı öykülerinde bulabilecek miyim, tam olarak bilmiyorum.


Gülünesi Aşklar’ın ilk öyküsü Hiç Kimse Gülmeyecek adını taşıyor. Bir sanat tarihçisi olan kahramanımız bir üniversitede ders vermekte ve yazıları bazı önemli dergilerde yayınlanmaktadır. Yayınlanan bir yazısını sevgilisi Klara ile kutladığı bir gün Zaturecky isimli bir adam tarafından yazılan “Çek Resim Sanatının Bir Ustası, Mikolas Ales” başlıklı bir araştırma yazısı adresine postalanır. Bu araştırma üzerine bir tanıtma yazısı yazmasını rica eden bir de mektup vardır posta kutusunda. Kahramanımız öncelikle bu araştırma yazısını ve mektubu önemsemez. Fakat Bay Zaturecky’nin ısrarları neticesinde işin içinden çıkamayacağı ve hayatını mahvedecek olan yalanlar silsilesinin içinde bulur kendini. Bu durumdan kurtulmaya çalıştıkça da etrafındaki her şeyi kaybedecektir.
Uzun zamandır bu kadar derinden hissettiğim bir öykü okumamıştım. Okuduğum her bir satır beni olayın içine çekmeyi başardı.
Aralarında birebir benzerlik bulunmasa da bu öykü bana J. M. Coetzee’nin Utanç adlı romanını çağrıştırdı. Utanç’ı da yeniden okunacaklar listeme ekliyorum.

Tuna BAŞAR 

Yorum Gönder

0 Yorumlar