1
Ağustos 2016
Pazartesi
Bir süredir zihnimi kurcalayan bir
kelime var: kıvılcım. Enis Batur
sayesinde zihnime düşen kelimelerden biri daha… Aslında üzerinde fazlasıyla
düşünmeme Enis Batur sebep oldu desem daha doğru olacak.
Enis
Batur’un
Yazının Ucu adlı kitabını
karıştırırken kitabın bir bölümüne ismini veren Kıvılcımlar sözcüğü günlerdir
beni rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık bir süredir yazmamın amacını açıklamaya
çalışıyor olmam nedeniyle. Kıvılcım kelimesi o açıklama ihtiyacına fazlasıyla
yardımcı oldu. Bugüne kadar yazıyor olmamın en önemli amaçlarından biri
okuyanların zihninde bir kıvılcım yaratmak. Bir düşünce kıvılcımı oluşturmak
benim amacım.
Aynı şekilde benim zihnimde bu kıvılcımı
oluşturmayı başaran yazarları ve sanat eserlerini çok seviyorum. Bu tür bir
yazarla ve sanat eseriyle karşılaşınca da üzerinde fazlasıyla zaman
geçiriyorum.
Belki de bu nedenle deneme türündeki
yazıları okumayı daha çok tercih ediyorum. Fakat benim için önemli olan
noktalardan biri her şeyi detaylı bir şekilde anlatan denemeler değil de okuru
başka okuma yollarına yönlendiren, düşünce yapısında kıvılcımlar oluşturan
denemeler. O nedenle ben de bunu yapmaya çalışıyorum çoğu zaman. Detaylı
yazılar yazmak yerine bir değinip geçiyorum birçok konuya. Kıvılcımı yakıyorum
devamını okuyanların getirmesini bekliyorum.
Bu kıvılcım kavramı üzerinde yepyeni bir
proje de zihnimde dolaşıyor. Yakında onu da hayata geçirmeye çalışacağım.
1ağustos’16gecesi
edirne
Tuna
BAŞAR
0 Yorumlar