Gece XCVIII


1 Ağustos 2016
Pazartesi

Bir süredir zihnimi kurcalayan bir kelime var: kıvılcım. Enis Batur sayesinde zihnime düşen kelimelerden biri daha… Aslında üzerinde fazlasıyla düşünmeme Enis Batur sebep oldu desem daha doğru olacak.
Enis Batur’un Yazının Ucu adlı kitabını karıştırırken kitabın bir bölümüne ismini veren Kıvılcımlar sözcüğü günlerdir beni rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık bir süredir yazmamın amacını açıklamaya çalışıyor olmam nedeniyle. Kıvılcım kelimesi o açıklama ihtiyacına fazlasıyla yardımcı oldu. Bugüne kadar yazıyor olmamın en önemli amaçlarından biri okuyanların zihninde bir kıvılcım yaratmak. Bir düşünce kıvılcımı oluşturmak benim amacım.
Aynı şekilde benim zihnimde bu kıvılcımı oluşturmayı başaran yazarları ve sanat eserlerini çok seviyorum. Bu tür bir yazarla ve sanat eseriyle karşılaşınca da üzerinde fazlasıyla zaman geçiriyorum.
Belki de bu nedenle deneme türündeki yazıları okumayı daha çok tercih ediyorum. Fakat benim için önemli olan noktalardan biri her şeyi detaylı bir şekilde anlatan denemeler değil de okuru başka okuma yollarına yönlendiren, düşünce yapısında kıvılcımlar oluşturan denemeler. O nedenle ben de bunu yapmaya çalışıyorum çoğu zaman. Detaylı yazılar yazmak yerine bir değinip geçiyorum birçok konuya. Kıvılcımı yakıyorum devamını okuyanların getirmesini bekliyorum.
Bu kıvılcım kavramı üzerinde yepyeni bir proje de zihnimde dolaşıyor. Yakında onu da hayata geçirmeye çalışacağım.

1ağustos’16gecesi edirne

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

0 Yorumlar