3
Eylül 2016
Cumartesi
Yazma konusunda aylık ve haftalık olacak
şekilde iki tür plan yaparım. Her ayın başında o ay neler yazmayı planlıyorsam
bir liste halinde bunları belirlerim. Bir de genellikle Rota olarak yayınladığım haftalık planlarım vardır. Çok fazla plan
yaparım ve genellikle bu planladıklarımın ancak %20-25’ini
gerçekleştirebilirim. Eskiden yaptığım planda en ufak bir aksama olsa aylık ve
haftalık yaptığım tüm planları çöpe atardım. Diyelim ki “her hafta 4 kitap
okuyacağım, bir film izleyeceğim, her gün Gece’yi
ve Okuma Günlüğü’nü yazacağım” gibi
kısa bir plan yaptım. İki gün bu plana uydum, fakat 3. gün kitap okuyamadım ve
Okuma Günlüğü’nü yazamadım. İşte bu tür bir durumda 4. günde ve diğer günlerde
de planladıklarımı yapmak yerine “zaten planım aksadı, tamamı aksasa ne olur
ki!” diyerek bütün planladıklarımı bir kenara iterdim. Son zamanlarda bu
düşünceden uzaklaşmaya başladım ve bu sayede üzerimdeki yazma planı baskısından
da kurtulduğumu hissediyorum. Şimdi yine planlar yapıyorum ama yaptığım planda
aksama olsa da vazgeçmeden yazabildiğim kadar yazmaya çalışıyorum. Bir gün
yazamadım diye haftanın planını bozmuyorum. Yazabilirsem ertesi gün yazıyorum. O
gün de yazamazsam diğer gün yazabildiğimi yazıyorum. Daha önce de dile
getirmiştim: en sevdiğim şeyler bile bir zorunluluk haline gelirse o şeyleri yaparken
çok sıkıntı yaşıyorum. Yaptığım planlar da zorunluluk haline gelirse o planlara
sadık kalamıyorum. O nedenle de plan yaparken bunları zorunluluk haline
getirmemeye çalışıyorum. Şimdilik her şey gayet iyi gidiyor. Bakalım zaman ne
getirecek?
3eylül’16gecesi
edirne
Tuna
BAŞAR
0 Yorumlar