Okuma Günlüğü -36-


20 Şubat 2017 – Pazartesi

Yoğun çalışma temposunun getirdiği zaman darlığından okuma ritmimi birkaç gündür kaybedince, tedbir almam gerektiğini düşünerek, elimdeki zorlayıcı kitapları bir kenara bıraktım ve daha rahat okuyabileceğimi düşündüğüm yeni kitaplar seçtim.
Bilge Karasu’nun Kılavuz’u, Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken’i, Birhan Keskin’in Ba’sı, Leylâ Erbil’in Gecede’si ve Enis Batur’un Gönderen’i seçtiğim kitaplar.


Hacimce hafif görünen ama özkütlesi yoğun olan bu kitaplar umarım kaybettiğim okuma ritmini bana geri getirmeyi başarır.
Daha önce birkaç kez alıntıladığım ve kendimi de öyle tanımladığım, Enis Batur’un dilimize kazandırdığı “sokulgan okur” sıfatı beni okuma konusunda yavaşlatan en büyük etkenlerden biri. Sokulgan okur, sadece elindeki kitabı okuyan okur değildir, elindeki kitabın yönlendirmesiyle başka kitaplara yönelen, okuma eylemi sırasında kafasına takılan şeyleri araştırmak için okumaya ara verip başvuru kaynaklarının sayfalarını çeviren ve sürekli birden fazla kitabı aynı anda okumaya çalışan okur demektir. Bu da planlanan okuma rotasının her seferinde şaşması anlamına gelir.
Önümüzdeki birkaç günlük süreçte tek tek okumayı planlıyorum seçtiğim kitapları. En azından birkaç kitabı yoğunlaşarak tek günde bitirebilirsem okuma keyfini de fazlasıyla yaşarım, diye düşünüyorum. Belli bir okuma hızına kavuşunca da “sokulgan okur” olmaya devam ederim.

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Ritmi yeniden yakalarsınız umarım. Zaman zaman bende sokulgan okur oluyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki gündür Enis Batur'un Gönderen'i sayesinde o ritmi yakaladım. Okumaya başlayınca doğal olarak yazmaya da başladım. İki gündür her şey yolunda. Okudukça "sokulgan okur" bakış açısı da ağır basıyor.

      Sil