Seyir Defteri VII


Duvara Karşı

Biri karısından ayrılmış, alkol ve uyuşturucu bağımlısı bir adam; diğeri ise ailesinin baskısından yılıp intihara teşebbüs eden bir kadın... Yolları bir psikiyatri kliniğinde kesişir ve kızın, ailesinden kurtulmak için, adama yaptığı evlenme teklifi, kızın ısrarları ve adamın kendine yeni bir hayat kurma isteğiyle gerçekleşir.
İki Türk'ün Almanya'da kendi geleneklerine ve topluma yabancılaşıp, kendi doğrularıyla kurdukları hayatlarında -ki bu hayatlar yıkık dökük bir binaya benziyor- duvara karşı duruşları...
Fatih Akın, Almanya'da yetişen biri olarak, oradaki Türklerin durumunu beyazperdeye çok başarılı bir şekilde yansıtmış. Türk kültürünü de, özellikle Alman seyirciler başta olmak üzere, tüm dünyaya göstermeye çalışıyor. Türk gelenekleri, Türk yemekleri, Türk rakısı, Türk müzikleri ve tabii ki muhteşem İstanbul manzarası...
Özellikle müzik konusunda tam anlamıyla bir seçki sunmaya çalışmış. Türk sanat müziğinden popa, türküden arabeske kadar... Kimi yerlerde müzikler biraz abartılı gibi gelse de genel olarak kullanılan müzikler, verilmek istenen duyguyu iyi yansıtmış.
Bazı yerlerde de sanki Almanya'da Türklere uygulanan kültür baskısının öcünü almaya çalışır gibi çok fazla Türk motifleri kullanılmış filmde. Almanya'da yaşayıp, Türk kültürüne katkı yapan bir yönetmen için de bu kadarı çok görülmesin.
Berlin'de Altın Ayı kazanan bu film "Yaşamın Kıyısında"ki kadar derin etki bırakmamış olsa da bende, yine de Fatih Akın gibi bir yönetmenin ileride neler yapabileceğinin ilk işaretleri bu filmde gizliymiş gibi geliyor bana.
Özellikle Birol Ünel'in oyunculuğuna değinmeden geçemeyeceğim. Kendi diline bile yabancılaşmış yalnız bir adamın portresini çok başarılı bir şekilde çiziyor. 

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

0 Yorumlar