30
Mayıs 2017
Salı
Zihnimden geçen ve yaptığım her şeyi
kâğıda dökmek isteyen bir yanım var. Okuduğum kitapları, izlediğim filmleri,
dinlediğim müzikleri, gördüğüm resimleri, gezdiğim yerleri ve bunların zihnimde
bıraktığı tortuyu kâğıda dökemeyince büyük bir huzursuzluk hissediyorum. İşin kötü
tarafı bu hissettiğim huzursuzluk yüzünden de yaptıklarımın keyfini tam olarak
yaşayamıyorum. Her şeyi yazmam mümkün değil doğal olarak. Her şeyi yazmam da
gereksiz bir durum aynı zamanda. Sanatı derinden yaşamalıyım ve beni bulan yazı
düşüncelerini de kâğıda dökmeliyim. Bu düşünce güzel de her an bu düşüncenin
egemenliğine girmek de bir o kadar zor benim için. Her okuduğum kitaptan sonra
yazamadığım Okuma Günlüğü ve Okuma Defteri; her izlediğim filmden
sonra tutamadığım Seyir Defteri;
dinlediğim müziklerin yön veremediği Mırıldandıklarım;
her günün sonunda boş kalan günlüğümün sayfaları; gezip gördüğüm yerlerin İzlek’te kendine yer bulamaması; uzun
zamandır aksattığım Yazılar, Şiirler, Hayat Notları, Günlükler,
Eylül’e Mektuplar, Değinmeler gibi başlıklar beni sürekli
olarak rahatsız etmeyi başarıyor.
Sanırım bunun en önemli sebebi de
onlarca farklı kategoride yazma rotası çiziyor olmam. Bu rotanın bir bölümünü
gerçekleştirsem de gerçekleştiremediğim her plan bir rahatsızlık nedeni olarak
kalıyor. Yine de birçok farklı kategoride plan yapmayı seviyorum çünkü beni hep
“yazma heyecanı”nın içinde tutuyor bu
durum. Tek yapmam gereken her şeyi kâğıda dökme isteğimi biraz geri plana
itmeyi başarmak olacak sanırım. Bunu başarabilirsem yaptıklarımdan daha fazla
keyif alacağım.
otuzmayıs’17gecesi
0 Yorumlar