1. Kültür Sanat Mevsimi umduğumdan biraz geç başladı benim için. Eylül ayı beklediğim gibi kültür sanatla dolu olarak değil de iş yaşantımın getirdiği yoğunlukla başladı. Ama yine de zihnimin bir köşesi Kültür Sanat Mevsimi’ne yoğunlaşmış durumdaydı. Bir yandan belirlediğim görevleri bir an önce gerçekleştirip bunlar üzerine yazılar yazmanın planlarını kurarken bir yandan da zihnimden yeni düşünceler geçip gidiyordu. İşte bu zihnimden geçenleri ve etkinlik boyunca karşıma çıkanları Notlar başlığı altında yazıya dökme fikrinin hem uygulama açısından hem de beni daha fazla etkinliğin içine çekmesi açısından çok önemli olduğunu düşündüm. Daha yoğun bir şekilde kültür ve sanatı yaşam biçimi haline getirebilmek için yazmanın çok önemli olduğunun farkındayım. Bu nedenle de bu notların ciddi anlamda beni motive edeceğini biliyorum.
O zaman Kültür Sanat Mevsimi başlayabilir.
2. Kültür Sanat
Mevsimi etkinliği kapsamında belirlediğim 60 görevi birçok kişi gerçekleştirilemez
olarak değerlendirmiş. Bu görevleri çok zor bulan birçok kişinin yorumuyla
karşılaştım ama bir o kadar da bu etkinliğe katılmak, hiç olmazsa bir görevi
gerçekleştirip katkı yapmak isteyen kişilerden gelen tepkiler de beni
fazlasıyla heyecanlandırdı. Doğru bir etkinliğe başlangıç yaptığımı hissettiren
herkese çok teşekkür ederim.
Ben de bu görevlerin tamamını
gerçekleştiremeyebilirim ama hem kendimi kültür sanata daha fazla
yönlendirebilmek hem de daha fazla yazma fikrine ulaşabilmek için bu görevleri
belirledim. Gerçekleştirilen her görev bizlere çok önemli katkı yapacaktır.
3. Görevlere ilk
olarak Nobel ödüllü iki yazarın kitaplarını okuyarak başlıyorum. Nobel ödüllü
yazar deyince ilk olarak Orhan Pamuk’la
başlamasam olmazdı. Ve tabii ki Gabriel
García Márquez… Orhan Pamuk’un Beyaz Kale ve Márquez’in Mavi Köpeğin
Gözleri kitaplarını bir arada okumaya başladım. Bu görev için iki kitap okuyacağım
ve her iki kitap üzerine de düşüncelerimi yazıya dökmeye çalışacağım.
4.
Orhan Pamuk’un
Beyaz Kale adlı romanının elimdeki
versiyonu İletişim Yayınları’nın Eylül 2005 tarihli 29. baskısı. Kitabın arka
kapağındaki alıntıda bu kitap için İspanyol ABC Kultura tarafından kullanılan “Kitapçı dükkânlarında gelmiş geçmiş satılan
en mükemmel hayal ürünlerinden.” ifadesi bence Nobel kadar önemli bir
ifade. “En mükemmel hayal ürünü” tanımlaması bir roman için söylenecek en güzel
övgüdür. Ayrıca kitabın arkasındaki Orhan Pamuk fotoğrafını da Ara Güler çekmiş. Ara Güler’in çektiği
sanatçı fotoğrafları da Kültür Sanat Mevsimi’nde kendine bir yer bulabilir.
5. Beyaz Kale’nin Giriş bölümünde Faruk Darvınoğlu bulduğu elyazmasından bahsederken
bir meşhurlar ansiklopedisi hazırlığı içinde olduğunu da belirtiyor. Kültür Sanat
Mevsimi etkinliğinin bir maddesi de ansiklopedilere ayrıldı. Buradaki meşhurlar
ansiklopedisi ifadesi de beni farklı bir düşünceye sevk etmedi değil. Nâzım Hikmet de Yatar Bursa Kalesinde kitabında böyle bir ansiklopedi planıyla
yazdığı şiirine Meşhur Adamlar
Ansiklopedisi adını vermişti. Beyaz Kale’deki bir ifade beni önce Nâzım’ın
şiirine sonra da, kendisi de bir ansiklopedi çalışması içinde yıllarını
geçiren, özel ansiklopedisinin ciltlerini bizlere sunan, Enis Batur’a ve Kırkpâre
adlı kitabındaki ansiklopedi maddesine götürdü. Enis Batur bu maddede
ansiklopedi hazırlığı içine girmiş yazarlardan bahsediyor ve bazılarını
detaylandırıyor. Ben de bu konu üzerinde bir araştırma yapmaya karar verdim.
Ama öncelikle buraya Kırkpâre’nin ansiklopedi (bis) maddesinde adı geçen yazarları
misafir etmesem olmazdı:
-
Novalis
-
Gustave Flaubert
-
Walter Benjamin
-
Alberto Savinio
-
Nâzım Hikmet
-
Oğuz Atay
6. Türkiye’deki
bazı önemli kütüphaneler: Atatürk
Kitaplığı (İstanbul), Beyazıt Devlet
Kütüphanesi (İstanbul), Topkapı Sarayı
Müzesi Yazma Eserler Kütüphanesi (İstanbul), İslam Araştırmaları Merkezi (İstanbul), Milli Kütüphane (Ankara), Milli
Kütüphane (İzmir), Süleymaniye Yazma
Eser Kütüphanesi (İstanbul), Kadın Eserleri
Kütüphanesi (İstanbul), SALT Galata
(İstanbul), İnebey Yazma Eser
Kütüphanesi (Bursa).
Kültür Sanat Mevsimi kapsamında herhangi
bir kütüphanede birkaç saat geçirmeyi planlıyordum ama madem bir kütüphaneyi
ziyaret edeceğim bunun önemli bir kütüphane olmasının çok daha değerli olduğunu
düşünüyorum. Umarım bir fırsatım olur da yukarıda adını andığım kütüphanelerden
birinde birkaç saat geçirebilirim.
Kütüphane ve öncesinde de Enis Batur’dan
bahsetmişken bu süreçte Enis Batur’un mini kitabı Kütüphane’yi de okumamak olmaz.
7. Beyaz Kale’den bir alıntı:
“Önceden belirlenmiş bir hayat olmadığını,
bütün hikâyelerin aslında birer rastlantılar zinciri olduğunu birçokları bilir.
Ama gene de, bu gerçeği bilenler bile, hayatlarının bir döneminde, geri dönüp
ona baktıklarında, rastlantı olarak yaşadıkları şeylerin birer zorunluluk
olduğuna karar verirler.”
8. “Bir roman kahramanı hakkında kısaca bilgi
ver.” diye bir görev olunca bir roman kahramanının kendi ağzından kendini
tanımladığı cümleler de büyük önem kazanıyor bu etkinlik süresince. İşte Beyaz Kale’de esir düşen Venedikli’nin
kendini ifade ediş şekli:
“Soluk renkleri, sonraları yıllarca
uydurduğumuz o olmayan ülkelerin, hiç yaşamamış hayvanların, inanılmaz
silahların düşsel renklerini hatırlatan bu insan yirmiüç yaşındaydı, Floransa’da,
Venedik’te “bilim ve sanat” okumuştu, astronomiden, matematikten, fizikten ve
resimden anladığına inanıyordu; tabii kendini beğenmişin tekiydi, kendinden
önce yapılan şeylerin çoğunu yutmuştu, hepsine de dudak büküyordu; daha
iyilerini yapacağından kuşkusu yoktu; benzersizdi; herkesten akıllı ve yaratıcı
olduğunu biliyordu: Kısaca sıradan bir gençti.”
9. Bir mevsimi
etkinlik haline getirmişken ve önemli bir klasik müzik eserini de bu etkinlik
döneminde dinlemeyi planlamışken işe Vivaldi’nin
Dört Mevsimi’yle başlamalıyım. Farklı
sanatçılardan bu önemli eseri defalarca dinleyip bana hissettirdiklerini kaleme
almalıyım. Bir de bu önemli eserin hangi filmlerde kullanıldığını da belirlemekte
fayda var.
10. Etkinliğin en
zor görevleri bana göre şiir ve öykü yazma üzerine olanlar. Deneme, eleştiri ve
mektup konusunda pek zorlanacağımı düşünmüyorum ama şiir ve öykü yazma süreci
beni epey yoracaktır.
30
Gün
adlı yeni projemi de Kültür Sanat Mevsimi’yle birlikte hayata geçirmeyi
planlıyorum. Şiir ve öykü taslakları yazıp bunlar üzerinde 30 gün boyunca
çalışacağım bu projenin sonunda birer öykü ve şiir ortaya çıkacaktır diye
düşünüyorum. Hiç olmazsa birer alıştırma metni yazmış olurum. Ama bu sürecin en
önemli engeli ilk taslağı ortaya çıkarabilmek. Şiir ve öykü konusunda birer
taslak metin hazırlayabilirsem hem bu etkinliğin en zor görevlerini
gerçekleştirme yolunda önemli bir adım atmış olurum hem de yeni projem 30 Gün’ü
hayata geçirebilirim.
Yukarda da bahsettiğim gibi yazma süreci
kültür sanatı yaşam biçimi haline getirebilmek adına çok önemli bence. Bu
etkinlik döneminde epeyce yazma konusu gündemime gelecektir ve bu da yepyeni
projelerin ortaya çıkmasına sebep olacaktır.
Tuna
BAŞAR
3 Yorumlar
Kadıköy'deki Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi'ni ne zamandır gözüme kestirmiştim. Bu bahaneyle giderim oraya belki :)
YanıtlaSilBu kütüphaneden haberim yoktu. Araştıracağım. Benim de yakın zaman sonra Kadıköy'e yolum düşecek. Mutlaka gidip birkaç saatimi burda geçireceğim. Sizin de yazdıklarınızı okumak isterim.
SilSaygılarımla.
Kütüphaneden benimde haberim yoktıçu Güzel bir şey öğrenmiş oldum.
YanıtlaSilSanat adına be güzel şeyler düşünüp üretmek için planlar yapıyorsunuz.
Umarım iş hayatınızdaki yoğunluk azalır ce planlarınızı gerçekleştirirsiniz