Gece V


26 Nisan 2009
Pazar

Kitap fuarının son gününde yine “kitapmania” gibi davrandım. Ne çıkarırsa alacağım, okuyacağım birkaç yayınevi vardır: YKY, Sel, İletişim, Ayrıntı…
Sel’in standındaki kitapları görünce resmen saldırmışım. Bir de kitaplarda indirim olunca tam 13 kitap aldığımı sonradan fark ettim. Enis Batur’un “Kulak”, “Kırkpâre”, “Su, Tüyün Üzerinde Bekler” ve küçük İskender’in “Rimbaud’ya Akıl Notları” özellikle okumak istediğim kitaplardı. “Karadelik Güncesi”, “Hayat Siyah Ölüm Beyaz”, “Tuzak Kitap”, “Diloyunları”, “Eros ve Eşler”, “Zibaldone 2”, “Zorlu Bir Kış”, “Kabul Edilmiş Dualar” ve “Unuttum Dünya” ise yazarları keşfetmek, edebiyatta iz bırakmış yazarların izinden gitmek ve kitapların çekiciliğine kendimi kaptırmış olmanın sonucunda aldıklarım. Umarım doyurucu bir tat bırakacak bu kitaplar bende. Daha okunmayı bekleyen –öncelikle okumayı düşündüklerim- yaklaşık 200 kitaptan bu kitaplara sıra gelirse eğer.
En kısa zamanda kendimi kitaplar, filmler, müzik ve resmin kollarına bırakıp yazmaya, sadece yazmaya ayıracağım -en az 2 aylık- bir zaman dilimi yaratmalıyım. 40 seçkin kitap, 40 seçkin film başta olmak üzere sanatın en uç noktalarında yüzerken bir yandan da düşündüklerimi kâğıtlara akıtmalıyım. Bunun için iyi bir seçki oluşturmaya şimdiden başlasam iyi olur.
Kitap Fuarı’nın söyleşilerinden çok fazla yararlanamadım. İzmir’e geç gelmem ve zaman darlığı nedeniyle sadece 3 söyleşiye katılabildim. Fuarın son günü Haluk Yurtsever’in konuşmacı olduğu “1960’lardan ‘80’e Türkiye Solu” adlı söyleşiyi dinledim.
Ne yazık ki İzmir insanı dahi dinlemeyi ve soru sormayı bilmiyor. Konferans salonuna girenler, çıkanlar, telefonu çalanlar, yanındakiyle konuşanlar ve kendi kendine yüksek sesle yorum yapanlar nedeniyle, birçok insan gibi ben de, söyleşiye odaklanmakta zorlandım. Bütün bunlara rağmen, belki ilgi alanım olan bir konu olduğu için gayet keyifle dinlemeyi başardım.
Daha bitmeden favori öykü kitaplarım arasına girdiğini düşünmeye başladığım Sandık Lekesi, kitabın sonlarına doğru biraz olsun –yükselen beklentimi aşağılara indirerek- beni hayal kırıklığına uğratmak üzere.
Sarı adlı öyküden sonra gelen Yülerzik, Aşkâr ve Selametle Kalın Hanımefendi öyküleri kitabın diğer öykülerinin çok çok gerisinde kalmışlar. En son Sarı’da aldığım öykü tadı yerini mayhoş bir tada bırakmaya başlayınca kitaba ara vermenin ve son iki öyküyü (Küllük ve Kışlangıç) yarına bırakmanın ve yarın yeniden geriye dönüşlerle Sema Kaygusuz öykülerini tekrardan değerlendirmenin daha doğru olduğunu düşündüm. Ama yine de Ortadan Yarısından, Elif’in E’si, Kadın Sesleri, Sarı gibi öyküler için bile okunmaya değer bir kitap Sandık Lekesi.

Tuna BAŞAR

yirmi6nisan’09gecesi karşıyaka

Yorum Gönder

0 Yorumlar