Bir yanımız hep eksiktir bizim. Bir yanımız hep acı çekmekte, bir yanımız hep yalnızlıkla baş etmektedir. Yani bir yanımız hep yaralıdır bizim. Hep bir eksiklik vardır yaşamımızda.
Yıllardır bir yara gibi kanayan doğuya
yine Ferit Edgü’nün kaleminden tanık
olduğumuz Yaralı Zaman isimli anlatı
kitabında, bu sefer Ferit Edgü okuyucuyu Halepçe katliamı sonrası Türkiye’ye
sığınan mülteciler üzerinden doğu insanının sorunlarına ve doğu insanının yaşam
tarzına götürüyor.
Kimse ve O/ Hakkâri’de Bir Mevsim’den 30 yıl, Doğu Öyküleri'nden 10 yıl sonra, Seferis’in günlüğünden “yaralı gövde, yaralı yurt, yaralı zaman”
dizesinden ismini alan kitap, Bir Doğu
Yolculuğundan Notlar alt başlığı ile piyasaya çıkmış.
Bir gazetecinin yıllar sonra tekrar
doğuya yaptığı seyahati anlatan kitapta, Vahap isimli rehber eşliğinde doğu
yaşamına ışık tutuyor Ferit Edgü. Minimalist anlatı tarzına devam ederken, bir
roman veya öykü tarzını değil de sanki gerçek bir yolculuğu kaleme alarak
okuyucuya sesleniyor.
Bu sefer gerçekten doğuya giderek, doğu
yaşamına birebir tanık olarak değil de bir düş gücü sayesinde doğuyu anlatıyor
Ferit Edgü ve bunun nedenini de şu sözlerle açıklıyor;
“Bir
zamanlar, düşün içindeki gerçekle, gerçeğin içindeki düşten söz etmiştim. Benim
yazdıklarımın özeti gibidir bu. Tabii burdaki düş sözcüğü rüyanın karşılığı
değil. Gözler açıkken görülen düş söz konusu. Düş gücü insanoğlunun sahip
olabileceği en büyük zenginliktir. Düş gücümle yolculuklara çıkabilirim;
çıkıyorum. Yalnız coğrafyada değil tarihte de. Yalnız tarihte de değil,
insanların iç dünyalarında da. Gerçekliğin gerçeğine, özüne varmak için bu düş
gücüne gereksinmemiz var. O yoksa hiçbir şey yok. Ne çözümler var, ne de mutlu
bir gelecek. Yalnızca ölüm var. Yalnızca öldürümler var. Yok olmakta olan bu
güzelim dünya var. Yaralı Zaman'ı bu güce borçluyum. Masamın başında, elimde
kalem, böylesi yolculuklara çıkmamı, insanlarla karşılaşmamı, onlarla konuşmamı
sağlıyor düş gücüm. Söz konusu tercih değil, bir zorunluluk.”
Tabii ki doğu sorunlarına çözüm bulmak
değil burdaki amaç. Burdaki amaç insanların dikkatini doğuya çekmekte. Bunu
yaparken bazı noktalarda gerçekten ordaki acıyı hissettiriyor okura. Yaşlı bir
mültecinin sorusu kitabın son sayfasını okuduktan sonra da aklımızdan uzunca
bir süre çıkmıyor: “Niçin hep gençler
ölüyor da, biz yaşlılar yaşıyoruz.”
Hakkâri’de Bir Mevsim’de, Kimse’de ve
Doğu Öykülerinde kendini hissettiren doğu insanın dili bu sefer daha açık bir
şekilde yer alıyor kitapta. Bazı cümleleri Kürtçe yazmaktan çekinmiyor. Bunu da
şu sözlerle açıklıyor; “Dil, insanoğlunun
en büyük gerçeğidir. Kimse, hiçbir güç, insanın elinden bu gerçeği koparıp
alamaz. Onu yok sayabilir. Ama bu, o dili konuşanların, o dilin sahiplerinin
sorunu değildir.
Hakkâri’de
Bir Mevsim'i yazdığım yıllarda, önce de söyledim daha Doğu, bugünkü Doğu
değildi. O günün sorunları da henüz tartışma alanına girmemişti. Ama ordaki
dil, Kürtçe varlığını, gerek Kimse 'de, gerek Hakkâri’de Bir Mevsim'de kendini
duyuruyordu.
Bugün
durum farklı. Yıllardır, etnik kökenli bir mücadele söz konusu. Dil de, bu
mücadelenin bir parçası olarak gündeme girdi. Yaralı Zaman'da birkaç Kürtçe
cümle var, evet, bunun nedeni, metni yazarken o sese gereksinme duymam.”
Vahap’ın şu sözleri de doğu insanının
sitemini dile getiriyor;
“Hiçbiriniz
hiçbir şey bilmiyorsunuz. Bildiğinizi sanıyorsunuz. Bilmiyorsunuz. Belki ölümü
biliyorsun. Ama ölümden bin beteri var. Onu bilmiyorsun. Hiçbiriniz. Hiçbiriniz.”
Bir düş gücü sayesinde Halepçe Katliamı
sonrası dönemdeki doğu yaşamına ve doğu insanına ışık tutmaya çalışan Yaralı
Zaman, Kimse, O/ Hakkâri’de Bir Mevsim, Doğu Öyküleri ve Tüm Ders Notları’ndaki
Hakkâri’de Bir Mevsim bölümüyle birlikte okunmalı bence. Bu sayede hem gerçek
doğu yaşamını, hem de düşteki doğu yaşamını kıyaslama ve Ferit Edgü’nün
kaleminden doğuyu daha net görebilme imkânı doğar.
Yaralı
Zaman
Ferit
Edgü
Anlatı
88
sf
Can
Yayınları Eylül 2007
Tuna
BAŞAR
/
ikikasımikibinyedi sıfırsıfıryirmidokuz
Afyonkarahisar
/
0 Yorumlar