8
Mayıs 2009 Cuma - Afyonkarahisar
• Murathan
Mungan’ın yeni deneme kitabı “Hayat
Atölyesi” çıkmış. Murathan Mungan’ın hızına yetişmek ne mümkün. Bir okurdan
daha hızlı yazıyor. Daha Kadından
Kentleri okumadan “Bazı Yazlar
Uzaktan Geçer” çıkmıştı, şimdi de bu kitap. Sıradaki kitapları okuyana
kadar Murathan Mungan hep önde gidecek sanırım.
• Erdal Öz
• Obama, Ulusal Dua Gününe katılmadığı
ve dini işaretlerden uzak durduğu için ABD’de eleştiriliyormuş. Hatta
muhafazakârlar onun için ABD’yi dinsizleştiriyor diye yaygara koparmaya
çalışıyorlarmış. Laik bir ülkenin devlet başkanı zaten dinden uzak durmalı,
dini simgeleri desteklememeli. Öyle değil mi? Tam tersini yapıp Hıristiyanlığı,
Müslümanlığı veya Yahudiliği yüceltseydi yine tepki alırdı. Ama o zaman aldığı
tepki Laik bir ülkenin vermesi gereken tepki olurdu.
• Marc Chagall “Üç Mum”
• seyir
defteri
Şu
çılgın Türkler
Turgut
Özakman’ın
yazdığı Şu Çılgın Türkler,
Afyonkarahisar Şehir Tiyatrosu oyuncuları tarafından sahneye konuldu.
1918 yılından ititbaren yaşanan olayları
ve Kurtuluş Savaşının kazanılması sürecinde ülke haklının ve askerlerimizin
verdiği mücadeleyi anlatan oyun, tiyatro sahnesinin farklı şekillerde
kullanılmasıyla daha da etkileyici bir havaya bürünmüş.
Oyunun üç anlatıcısı ve oldukça
kalabalık bir oyuncu kadrosu var. Ekrana yansıtılan görüntüler, anlatıcıların
söylediklerinin daha iyi anlaşılmasına yol açacak resimlerden ve belgelerden
oluşuyor. Oyuna biraz da müzikal havası vermeye çalışmışlar. Bölge halklarının
düşmana karşı verdiği mücadele yöresel halk oyunları eşliğinde anlatılmış ve bu
oyuna çok farklı bir hava katmış.
Yer yer Nâzım’ın Kuvay-i Milliye Destanından alıntılar da içeren oyun çok
fazla oyun tecrübesi olmayan bir ekibin bile üstesinden geldiği müthiş bir
tiyatro eserine çevrilmiş. Tabii bunda Turgut Özakman’ın tiyatro kökenli bir
yazar olarak yazdığı eserin ve kullandığı dilin de büyük katkısı var. İyi
yazarların tiyatroya çevrilen eserleri her zaman iyi oluyor.
Uzun zamandır bir tiyatro oyunu bende
ikinci kez izleme isteği uyandırmıyordu. En son Mikado’nun Çöpleri’nde bu istek
uyanmıştı ve o oyunu ikinci kez izlerken daha da büyük bir keyif almıştım. Şu
Çılgın Türkler’den de en kısa zamanda tekrar izleme isteğiyle çıktım salondan.
Bir oyundan çıkar çıkmaz yeniden izleme isteği sanatın insana yaşatabileceği en
güzel duygu olsa gerek.
• Neden inanç konusunda insanlar tutucu
olurlar ki? Ya da niçin tutucu olmaları gereken konuları birbirine karıştırıp
dururlar ki? Mesela Kuran-ı Kerim’in Türkçe okunmasından yana olanlara tepki
gösterilir? Ya da niçin inanan kadınların illa ki türban takması gerektiği
vurgulanıp durulur? Evet, dinde bazı konular kesindir, tartışılmaz.
Tartışılması dinin tartışılması anlamına gelir ki dini tartışmak inancı
zayıflatır. Mesela namaz kılmaz böyle bir şeydir. Namaz kılmayı ertelemenin
bazı koşulları vardır ve bu koşullar dışında namaz ertelenmez. “Ben namazlarımı
kazaya bırakıyorum! İlerde kılacağım ve böylelikle dinin gerekliliğini yerine
getirmiş olacağım.” deyip insanları da namazdan uzaklaştırmaya çalışmak dinen
yanlıştır. Fakat “Ben duamı Türkçe ederim, Kuran’ı da Türkçe mealinden okurum.”
demek böyle bir durum değildir. Önemli olan dini anlamak, anlamlandırmak ve
gerekliliklerini yerine getirmek değil midir? Ve din kişinin kendi sorumluluk
alanında değil midir? Dinini istediği gibi yaşama hakkı yok mudur?
Etrafındaki insanları yanlış
yönlendirmediği sürece, etrafındaki insanlara dini anlatma ve dinin kurallarını
kendisine göre yorumlamadıktan sonra, kendi içinde nasıl yaşamak istiyorsa öyle
yaşaması gerekmez mi? “İnanan kadınların türban takması gerektiğini söylemek, bunu
dinin vazgeçilmez bir kuralı gibi yansıtmak ve kadınları türban takmaya
zorlamak dinin bireyselliğini yok saymak değil midir? Tabii aynı zamanda türban
takmanın dinde yeri yoktur, kadınlar türban takmamalıdır demek de aynı kapıya
çıkar. Her kişi kendi yaptığından sorumlu olmalı ve bunun sonuçlarını kendi
yaşamalıdır. İnsanları olumsuz etkilemek, olmayan şeyleri varmış gibi
göstermek, dini Allah’la kul arasından çıkarıp toplumsal bir hale getirmek ne
kadar doğru?
•
Vizyona giren filmler:
- Milk
(Yön: Gus Van Sant)
- Nokta
(Yön: Derviş Zaim)
- Ali’nin
Sekiz Günü (Yön: Cemal Şan)
- Usta
(Yön: Bahadır Karataş)
- Star
Trek (Yön: J. J. Abrams)
- Tetikçi
2-Yüksek Gerilim (Crank: High Voltage)
- Igor
(Yön: Tony Leondis)
- Clive
Barker’dan Kan Kitabı (Clive Barker’s Book of Blood, Yön: John Harrison)
•
Okuduklarım
- Vatan, Hürriyet ve Radikal gazeteleri
- Radikal Gazetesi Kitap Eki Sayı: 425
•
Tiyatro
- Şu Çılgın Türkler
0 Yorumlar