Seyir Defteri VIII

İzmir Resim ve Heykel Müzesi

İzmir Kültürpark alanı içinde bulunan “İzmir Resim ve Heykel Müzesi”nin girişinde Prof. Tankut Öktem’in “Sevgi” betimlemesi karşılıyor sizi. Günün büyük bölümünde birkaç ziyaretçinin uğradığı müzeden içeri girerken sanatın yalnızlığa terk edilmiş olduğunu hissediyorsunuz. İçeri girip müze içindeki kasveti görünce bu yalnızlık duygusu sizi de sarıyor.
Ömer Uluç’tan Nuri İyem’e, Adnan Çoker’den Bedri Rahmi’ye, İ. Balaban’dan Burhan Uygur’a onlarca ressamın onlarca resmiyle keyif dolu dakikalar geçirirken bile bu yalnızlık duygusundan kurtulamıyorsunuz. Müzeleri yalnız gezmenin de iyi tarafları olduğunu fark ediyorsunuz aslında bu sayede. Sanki bütün resimler sadece sizin için oraya yerleştirilmiş ve zaman sadece sizi sanatla doyurmak istiyormuş izlenimine ulaşıyorsunuz. Bazı sorular da zihninizi kurcalıyor tabii bu sayede müzeyle ilgili: Bu tür müzelerde niçin resimlerin her birinin isminin de yer aldığı kısa açıklama metinleri bulunmaz ki resimlerin yanında? Oysaki İstanbul Modern Sanat’taki resimlerde bu tür açıklayıcı yazılar da vardı.
Müzede yer alan resimler içinde en çok Ömer Uluç’un resmini beğendim. İsimsiz bir tablo… Zaten müzede bir tane Ömer Uluç tablosu yer alıyor.  Müzedeki birçok resimdeki donuk renklere nispet yapar gibi Ömer Uluç’un kullandığı canlı renkler hemen kendini belli etmeyi başarıyor.
Saatlerin nasıl geçtiğini bile anlamadan ayrılmak zorunda kaldığım müzeye en kısa zamanda tekrar uğrayacağım. Yalnızlık ve resimler eşliğinde kendimi sanatın kollarına bırakacağım. Belki ikinci bir ziyaret sonunda çok daha farklı duygulara kapılıp, çok daha farklı izlenimlerimi seyir defterinin sayfalarına aktarabilirim.

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

0 Yorumlar