Not Defteri -63-

7 Haziran 2011 Salı - Mutki


Adnan VarıncaÇiçekler

Metin Güven’den ödünç iki dize:

            “Yüreğin yerinde kalsın, gerekebilir
              Ölümlerin en güzelini şairler bilir.”

Cemal Süreya’nın Mardin şiirini okuyunca aklıma eski bir projem geldi: şair, yazar isimlerinden oluşan şiirler seçkisi. Şimdi Mardin şiirini okuyunca bu projeyi daha da geniş bir şekilde yeniden planlamanın daha iyi olacağını düşündüm. Özel adlar üzerine yazılan şiirler antolojisi. Şehirler, yazarlar, şairler, hayvanlar, çiçekler gibi bölümlerden oluşan oylumlu bir kitaba dönüşecek bir proje…

• Şairlerin, yazarların anılarını okumayı seviyorum. Temren’de Sina Akyol, Arif Damar, Rauf Mutluay, Haydar Ergülen, İlhan Berk ve Abdülkadir Budak’la ilgili anılarını yazmış. Daha şimdiden devamının gelmesini beklemeye başladım.

• Şairlerin, yazarların anılarını okumayı seviyorum ama bundan daha fazla sevdiğim bir şey var: şairlerin, yazarların aynı masa etrafında toplandıkları fotoğraflar.

• Edebiyat dergileri üzerine çok fazla kafa yormaya başladım son günlerde. Özellikle 2011 yılıyla birlikte takip ettiğim dergi sayısını bayağı artırdım. Hem güncel tartışmaları yakından takip etmek, hem soruşturmaları izlemek, hem de günümüz yazarlarının, şairlerinin yazdıklarını gözlemlemek için dergilere daha fazla önem vermeye başladım. Bu durum da beni yeni bir projeye sevk etti. Dergiler başlıklı yeni projeme en kısa zamanda başlayacağım. Her yazıda bir dergi üzerine yazmaya çalışacağım ve dergide öne çıkan yazıların, şiirlerin, öykülerin üzerinde duracağım. Hem bu sayede kendimi dergilere daha fazla odaklayacağım, hem de kendimce dergilere küçük bir katkı yapmaya çalışacağım.

Cemal Süreya’nın Ülke şiiri

• Türkiye’de siyasetçiler niçin TV’de karşı karşıya gelmiyor? Bu soruyu detaylı bir şekilde düşünmek gerekir. Kılıçdaroğlu’nun çağrısı güzel de bu çağrıyı daha iyi bir şekilde yapamaz mı? Şu seçim döneminde önce iktidar partisini ziyaret edip topluma samimi bir izlenim veremez mi? Ya da Tayyip Erdoğan böyle bir hamle yapamaz mı? Ama o zaten yüksek oy beklentisinde olduğu için bu tür hoşgörülü bir tavrın oy oranını azaltacağını düşünüyor olabilir.
Bunlardan daha önemlisi de siyasetçilerin tüm halka hitap edebilecek durumda olması gerekiyor ki canlı yayına çıkabilsinler. Sadece kendi seçmenine hitap eden, sadece onlarla anlaşabilen bir siyasetçi doğal olarak canlı yayına çıkmak istemez. Ya da sadece kendi istediği kişilerin, kendi belirlediği soruları yönelttiği ve tek başına yapılan yayınlara katılır.
Bu konuda CHP tüm halka hitap etmeye başladığı için Kılıçdaroğlu daha istekli bu tür bir karşılaşmaya. Tayyip Erdoğan’ın sadece belli bir kesime yönelik söylem içinde olduğunu o da görüyor ve bunu halka göstermeye çalışıyor. Zaten Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının da halkı muhafazakârlığa yönlendirmesi de bundan kaynaklanıyor. Tüm halkı kendilerine benzetirlerse o zaman tüm halka hitap eder bir duruma gelirler.
Yine de üç büyük partinin liderleri seçime birkaç gün kala canlı yayında karşı karşıya gelmeliler. Bu konuda belki cumhurbaşkanı önayak olur. Hem AKP’li, hem CHP’li, hem de MHP’li seçmenin aynı anda izleyeceği bir canlı yayın siyasetçiler için bulunmaz bir fırsattır. Yaklaşık olarak seçmenin %70-75’inin izlediği bir programda siyasetçilerin kendilerini kanıtlama fırsatını bu ülke kaçırmamalı.

• Bu yılki turizm gelirine darbe vuracak bir durum oluştu. Ülkemize gelen turistlerden sahte içki nedeniyle 4. ölüm gerçekleşti. Bu konu hakkında ciddi bir araştırma yapılmalı ve Türk turizminin dünyada olumsuz bir izlenime kurban gitmesi engellenmeli.

• 12 Eylül darbecileri yargılanmak üzere savcıya ifade verdiler. Çok iyi bir iş yapıldı da niçin bu ifadeler bugüne kadar alınmayıp, tam seçime bir hafta kala alındı dersiniz. Bu hukukun siyasallaştığını da göstermiyor mu? Demek ki siyasetçiler seçim yatırımı olarak savcıları bile istedikleri zaman kullanabiliyorlarmış.

• AKP’nin İzmir’de kalabalık bir miting yapması, CHP’nin Hakkâri ve Diyarbakır mitinglerine büyük ilgi olması, MHP’nin Diyarbakır’a gitmesi… Kazlıçeşme’de AKP ve CHP’nin çok büyük bir insan topluluğuna hitap etmesi Türk siyaseti için çok ama çok olumlu gelişmeler. Her türlü siyasi düşüncenin her yerde özgürce ifade edilmesi Türk demokrasisi açısından güzel bir olay.

• Kürt sorunu konusunda küçük bir hatırlatma yapmakta fayda var: zamanında Leyla Zana ve arkadaşları milletvekili olarak Kürtçe yemin etme inadına girmeselerdi büyük ihtimalle bunca yıldır yaşanan Kürt sorunu çok öncelerde çözülmüş olurdu.

• Okuduklarım
-          Ferit EdgüDo Sesi
-          Cemal SüreyaSevda Sözleri
-          Haz: Şeref Bilsel-Cenk GündoğduŞiir Defteri-Şiir ve Hayat 2011

• Dinlediklerim
-          Sezen AksuÖptüm

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

0 Yorumlar