Gece LV


8 Ekim 2012
Pazartesi

Uzun zamandır edebiyata çok fazla zaman ayıramıyordum. Gerek iş yoğunluğu gerekse de hayatımdaki bazı olumsuzluklar beni edebiyattan uzaklaştırmıştı. Ama bugün bu duruma bir son vermem gerektiğini fark ettim ve birçok şeyi bir kenara itip tüm vaktimi edebiyata ayırdım. Bol bol okudum ve yazdım. Birden fazla kitabı aynı anda okuma sevdama geri döndüm. Bir yandan Enis Batur’un Yazboz’unu, bir yandan Vüs’at O. Bener’in Dost~Yaşamasız’ını, bir yandan Özdemir Asaf’ın Çiçek Senfonisi’ni ve bir yandan da Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ını okudum. Birden fazla kitabı aynı anda okumanın verdiği hazzı derinden yaşadım. Özellikle Yazboz sayesinde zihnime birçok düşünce üşüştü. Özdemir Asaf’ın kendine özgü tarzıyla yazdığı, kimi zaman kısa, kimi zaman uzun, şiirleri sayesinde kendimi bambaşka dünyalarda buldum. Kitap okumanın en keyifli yanı da bu olsa gerek; bulunduğun yerden çok faklı yerlere gidiyorsun ve çevrendeki birçok sıkıntıyı unutuyorsun.
Aynı zamanda projelerime de fazlasıyla yoğunlaştım. Yazı Masası’nı düzenledim, Rota’mı çizdim, Not Defteri’mi tuttum, Günlükler’ime çeki düzen verdim, Aklımda Kalanlar’ı temize çektim ve Gece’me kavuştum. Her gün bu ritmi yakalarsam istediğim verimlilik seviyesine en kısa zamanda ulaşacağımdan eminim.
Kısa bir süre önce mutlaka okunması gereken 200 kitabı belirlemiştim. Bu listeyi oluştururken 200 farklı yazardan 200 kitap seçmeyi uygun görmüştüm. Şimdi sıra filmlere ve resimlere geldi. Aynı şekilde 200 farklı yönetmenden 200 film seçeceğim ve sırayla her birini izleyeceğim. 200 farklı ressamdan seçeceğim 200 resim içinse resimlerin bulunduğu müzeleri de belirleyeceğim ve her bir resmi görmek için müzeleri tek tek gezeceğim. Bu nedenle önceliği Türk ressamlara vermeyi düşünüyorum. Resimlerle ilgili projem, sanırım ömür boyu tamamlamak için uğraşacağım bir proje olacak. Dünyanın birçok farklı ülkesindeki müzeleri gezmek öyle kısa zamanda başarılabilecek bir şey değil. Ama bu üç projeyi de bitirdiğimde tam anlamıyla bir sanat adamı olacağımı düşünüyorum. Sonraki projem ise 200 farklı müzisyenden 200 önemli besteyi belirlemek olacak. En kısa zamanda bu listeleri blog sayfamda paylaşacağım.
Gece’nin sonunu da kitaplarla geçirmekte fayda var.

Tuna BAŞAR

8ekim’12 gecesi

Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Selam Başar,
    İnsanın herşeyden fazla kendine yatırım yapması gerektiğine inanıyorum. Kendine derken, ruhuna elbette. Dilerim düşündüklerinizi gerçekleştirirsiniz:)

    YanıtlaSil
  2. Planladıklarımı yapmak bazen çok zor oluyor ama senin de dediğin gibi ruhuma yatırım yapabilmem için planladıklarımı bir an önce hayata geçirmeliyim. Umarım olabildeğince hızlı bir şekilde yaparım bunları.

    YanıtlaSil
  3. Tuna, bence acele etmeden keyfini çıkararak seyredin ve okuyun derim:)

    Bir ara ben ne yaptım biliyor musunuz? Ömrümde hiç korku filmi seyretmem derdim. Niye korku filmi seyredeyim ki, niye haybeye gereyim kendimi diye düşünürdüm tamam mı? Sonra ben bir başladım korku filmlerine, ne Güney Kore filmleri kaldı ne İspanyol korku filmleri... Geceleri, hafta sonları üçer beşer seyrettim. Aaa! Korkmaz oldum biliyor musunuz?
    Her türlü vahşet, dehşet, ne biliyim yaratık fasafiso geliyordu artık. Ne fena dedim. Abarttım. Korku filmlerinden tad alamıyorum artık:)

    Demem o ki, benim gibi abartmayın yani:)





    YanıtlaSil
  4. Aslında ben de onu yapmaya çalışıyorum; keyfini çıkarmak. Okurken, yazarken, izlerken, dinlerken ve bakarken... Ve her seferinde daha fazla keyif alabilmek için de en iyilerini seçmeye çalışıyorum. Tek bir tür üzerinden değil de tüm bir sanat tarihi üzerinden farklı türlerde en iyileri seçmeye ve bunları özümsemeye çalışıyorum. Bunda ne kadar başarılı oluyorum bilmiyorum ama keyif aldığımı, fazlasıyla keyif aldığımı söyleyebilirim.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil