Niçin yazıyorum, sorusu her yazan kişi
gibi benim de kafamı uzunca bir süredir kurcalıyor. Her seferinde kendimce bu
soruya cevaplar bulsam da bir türlü bulduğum cevaplar beni tatmin etmiyor.
Şimdi bu sorunun cevabını bir de yazarak bulmaya çalışacağım.
Öncelikle keyif aldığım için yazdığımı
belirtmeliyim. Ve okumaktan keyif aldığım şeyleri yazdığımı da söylemeliyim.
Nedir benim okumaktan keyif aldığım
şeyler peki? Özellikle kısa ve özlü yazıları okumayı çok severim. Aforizmaları,
değinmeleri, alıntıları, kıssaları ve içinde birden fazla sanat veya sanatçıya göndermeler
bulunan yazıları okumaktan keyif alırım. Tabii ki şiir ve şiir üzerine yazılar.
Elbette keyif aldığım türde her şeyi yazmam mümkün değil. Ama özellikle okuyucunun
zihninde yeni düşünceler uyandıran ve okuyucuda bir farkındalık yaratan yazılar
benim için çok önemlidir. Okuyucuya yeni okuma yolları açan ve bambaşka sanat
eserlerine yönlendiren yazılar da vazgeçilmezimdir. Benim yazmamdaki en önemli
amaç eğer bir kişi bile yazdıklarımı okursa o kişinin zihninde biraz da olsa
bir kırıntı bırakmaktır. Nedir bu kırıntı? Yeni bir yazar adıyla karşılaşmasını
sağlamaktır. İyi bir filme yönlendirmektir. Kaliteli bir kitabın sayfalarına
eriştirmektir. Ya da edebiyata, sanata yeni bir şeyler katan bir sanatçıyla
tanıştırmaktır. Bunun için de bir yazıyla karşılaşan okurun merak etmesini
sağlamak gerekir. Bir film afişi, bir kitap kapağı, bir dize, bir alıntı ya da
bir öneri bunun için yeterli olacaktır.
Ben uzun yazıları okumaktan sıkılırım
çoğu zaman. Tabii ki önem verdiğim yazarların uzun yazılarını okurum, fakat
internette karşıma çıkan ve adını ilk defa duyduğum bir yazarın yazdığı uzun
yazıyı okumakta zorlanırım. Ben de kendimi bu durumda gördüğüm için
yazdıklarımla karşılaşan bir kişiyi sıkmamak için genelde yazılarımı kısa
tutmaya çalışırım. Hayat Notları, Not Defteri, Günlükler, Gece, Değinmeler bu
düşüncenin eseri olarak ortaya çıkmışlardır. Bir de kitaplar üzerine yazılan
yazıları daima okumayı tercih etmişimdir. İyi bir okur kitap yazılarını önemser
diye düşünürüm. O nedenle de Kitap Eleştirileri, Okuma Defteri ve yakında
başlayacağım Okuma Günlüğü bu düşünce doğrultusunda kendi yolunu bulmuştur.
Kişilerin zihninde bir farkındalık yaratma düşüncesi sonucunda da Okuduklarım,
İzlediklerim, Resim Defteri ve Dinlediklerim ortaya çıkmıştır. Kendimce şiirsel
karalamalar olarak nitelediğim ve Alıştırmalar olarak da yayınladığım şiirsel
metinler de şiire olan bağlılığımdandır. Planlar yapmayı ve bu planların da
okuyan kişiye yeni yollar açmasını istediğim için de Rota ve Penguen
Kolu/Kanadı’nı yayınlıyorum.
Tabii ki en başta da dediğim gibi
yazmaktan keyif aldığım şeyleri yazıyorum. Sonuçta burası benim dünyam. Bu
işten bir kazanç elde edip kendimi yazar/şair olarak lanse etmediğime göre
istediğimi yazma hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Okumaktan keyif alan
olursa okur, beğenmeyen olursa da bir daha yazdıklarımı okumaz diye
düşünüyorum.
Ve tabii ki yazmak benim için hayata
tutunmanın önemli bir göstergesidir. Ama yazmaktan daha önemli bir hayata tutunma
yolu sorarsanız hiç düşünmeden okumak derim. Yazdıklarım da bir okuma
sevdalısının notları olarak değerlendirilebilir.
Tuna
BAŞAR
0 Yorumlar