• Enis
Batur, her zaman dile getirdiğim gibi, benim en çok okuduğum yazarlardan
biridir. Yazdıkları, düşündükleri, planladıkları ve yazma hızı bende büyük
hayranlık uyandırır. Her zaman, sıkı bir okuru olarak, onun hızına
yetişemediğim için dert yanarım ama daha da fazla yazmasını istemeden de
duramam. O yazacak ki bizim ufkumuz daha da genişleyecek.
Ben daha Siyah Sert Berlin’i, Davalı’yı,
Ziyaretler Kitabı’nı okuyamadan Bu Kalem Unkudî ve Dalgınlık Kursları çıkmış bile. Yakın zaman içinde de A Capella, Yanık Dîvan, Basit Bir Es,
Oktay Rifat’a Doğru ve Çengelli İğneyle adlı kitapları
yayınlanacakmış. Anlaşılan yoğun bir Enis Batur okuma dönemi daha bekliyor
bizi.
• İş Bankası Kültür Yayınları da son
zamanlarda sanat kitapları konusunda atağa geçti. Özellikle 500 Görsel
Eşliğinde üstbaşlığı altında yayınladıkları Van Gogh, Leonardo da Vinci,
Rembrandt, Michelangelo ve Cézanne
kitapları bir açığı kapatacaktır. Serinin devamının geleceğini de tahmin
ediyorum. Bu tarz kitaplar her zaman ilgimi fazlasıyla çekmiştir. Ayrıca
Beethoven kitabı da ilgimi çekmişti. Diğer müzisyenler için de bu tür kitaplar
yayınlarlarsa çok iyi olacaktır.
• Bir süredir Digitürk üzerinden yayın
yapan İz Tv’yi yakından takip etmeye
başladım. Belgesel ve gezi kanalı olarak yayını sürdüren İz TV, sanat ve
edebiyat üzerine yaptığı yayınlarla dikkatimi çekti. Özellikle II. Yeni üzerine
yaptığı yayınlar ve şairlerin hayatına odaklanan programları bir açığı
kapatmaya başladı. Yaptığı programlarla bambaşka diyarlara gidip hiç
tanımadığımız insanların yaşamlarını yakından görebildiğimiz gibi bazen de
İstanbul sokaklarında gezdiriyor bizi İz Tv. Bazen bir trenle Afrika içlerine
girerken, bazen de Avrupa’nın önemli kentlerinde fotoğraf çekerken buluyoruz
kendimizi. Yakın tarihimize odaklanıyor bazen, bazen de sinema üzerine
yayınladığı belgesellerle ufkumuzu genişletiyor. Ayrıca program aralarında
Resim Defteri programıyla birçok resmi de hatırlatıyor bizlere. Kanal kurucusu Coşkun Aral’ı canı gönülden kutlamamız
gerekiyor.
• Geçenlerde günlükler üzerine biraz
kafa yorunca büyük yazarların günlüklerini yeniden okuma isteğim arttı. Bu konu
üzerine bir okuma listesi oluşturdum bile. Elimin altında sürekli bir günlük
olacak şekilde okumaya başlayacağım. Okumayı planladığım günlükler şöyle:
-
Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü I-II, YKY
-
Cesare Pavese, Yaşama Uğraşı, Can Yay.
-
Cemal Süreya, Günler, YKY
-
Tomris Uyar, Gündökümü I-II, YKY
-
Kafka, Günlükler, Cem Yay.
-
Ece Ayhan, Başıbozuk Günceler, YKY
-
Virginia Woolf, Bir Yazarın Günlüğü, İş Bankası Kültür
Yay.
-
Sylvia Plath, Günlükler, Kırmızı Kedi Yay.
-
Memet Fuat, Ölünceye Kadar 1-2, Adam Yay.
-
Küçük İskender, Cangüncem, Gendaş Kültür
Tuna
BAŞAR
2 Yorumlar
gece yazılanla gündüz yazılan bir olur mu hiç? Ben gündüzleri yazıyorum çünkü akşamları çok yorgun oluyorum. Sabahları altıda kalkmak zorunda olmasam, sıkıntı olmazdı gece yazıları...
YanıtlaSilBazen gerçekten yoğun bir tempo nedeniyle istediğimiz zaman dilimi içinde yazamıyoruz. Ben de aslında gecenin sabaha ulaşma vakitlerinde daha iyi yazıyorum ama iş temposu o saatlerde uyanık olmama izin vermiyor.
YanıtlaSil