Gece CII


22 Ağustos 2016
Pazartesi

Bazı kitaplar belleğime sadece anlattıklarıyla değil o kitabı okuduğum dönemdeki ruh halimle, yaşadıklarımla da birlikte kazınır. Her kitap, yazarının anlattıklarıyla birlikte, bana anımsattıklarıdır aslında. O nedenle de her kitap okunduğu döneme göre bambaşka etkiler yaratır. Bundan dolayı da bazı kitapları tekrar tekrar okumak istememe rağmen aynı etkiyi yaşayamayacağımdan korktuğum için kitabı elime alıp okumaya cesaret edemem.
İşte bu tarz kitaplardan biri de Tahsin Yücel’in Yalan’ıdır. Kitabı yanlış hatırlamıyorsam 2004 yılının yazında yaklaşık bir haftada okumuştum. Okumamda en büyük etken de kitabın aldığı iki önemli ödül ve adını şimdi hatırlayamadığım bir dergide yapılan soruşturmada bu kitabın adının geçmesiydi. Kitabı aldığım anda kitabın kalınlığı beni korkutmuştu ama bir yandan onu okumam için bir çekim de yaratmıştı. Kitabı okudukça derinden etkilendim. Tahsin Yücel’le ilk tanışmam bu kitapla olmuştu ve sonrasında bulduğum tüm Tahsin Yücel kitaplarını okudum. Hatta bazı kitaplarını birkaç kez okudum. Fakat bir türlü Yalan’a dönüş yapamadım. Birkaç kere kitabı elime alıp sayfalarını karıştırdım ama yeni baştan okumaya bir türlü cesaret edemedim. Kitap hem anlattıklarıyla hem de okuduğum dönemdeki ruh halimi anımsatmasıyla beni derinden etkilemiş olmasına rağmen yeniden Yalan’ın etkisi altına giremedim. Yakın bir zamanda da girebileceğimi pek sanmıyorum.
Gece gece nerden geldi bunlar aklına, derseniz Enis Batur’un Suya Seng’inin beni götürdüğü düşüncelerden sadece biri derim.

yirmi2ağustos’16gecesi edirne

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

0 Yorumlar