2
Ocak 2017 – Pazartesi
Öykü deyince kadın yazarlar, kadın
yazarlar içinden de en çok Tomris Uyar
gelir aklıma. Öyküyü bana sevdiren yazarların en başında gelmektedir.
Öykülerini her okuyuşumda bireyin içinde bulunduğu ruh halini, karakterlerin
yalnızlığını derinden hissederim. Her öyküsünde bir okur olarak beni öykünün
içine çeker. Öyküyü okutmaz, bir nevi yaşatmayı, hissettirmeyi başarır. Özellikle
İpek ve Bakır, Yürekte Bukağı, Yaza Yolculuk
gibi kitaplarıyla beni fazlasıyla etkilemeyi başarmıştır.
Tomris Uyar çok önemli bir öykücü
olmasının yanında çevirileriyle ve günlükleriyle de edebiyata önemli katkılar
yapmıştır. Turgut Uyar ve Cemal Süreya ile yaşadığı aşklar da
edebiyat dünyamızda önemli bir konumda bulunmasına sebep olmuştur.
Şu an elimde tuttuğum Gecegezen Kızlar adlı kitabında da yine
bireyin iç dünyasına ve yalnızlığına odaklanan öyküler yazarken bu defa farklı
bir yöntemle eski masal kahramanlarını günümüz insanlarına dönüştürme yolunu
seçmiş. Kendi ifadesiyle şöyle tanımlıyor kitaptaki öyküleri yazar: “Sırasıyla Haensel ile Gratel, Pamuk Prenses
ve Yedi Cüceler, Kırmızı Şapkalı Kız ile Mavi Sakal, Fareli Köyün Kavalacısı,
On İki Dansçı Prenses, Uyuyan Güzel, Kül Kedisi, Fesleğenci Kız, Sabırtaşı’nın
Şehzadesi ile Çingenesi, Çizmeli Kedi, Pinokyo günümüzdeki kılıkları ve
düşleriyle bir daha yaşıyorlar burada.”
Bakalım masallardan süzülüp gelen masal
kahramanları bize neler getirecek bu kitap sayesinde.
Tuna
BAŞAR
1 Yorumlar
Teşekkürler. Ayşe Kulin'in uzunca bir öyküsü de beni çok etkilemiştir. Vitrindeki mankenlerin kendi aralarındaki konuşmalarıydı.
YanıtlaSil