Ben bazen
deniyorum ve büyük bir ümitsizlik karabasanı çöküyor üzerime.
Etrafımdaki
insanların çoğu düşüncelere saygı duymadığı gibi,
kendi
düşüncesini diğer insanlara empoze etmeye çalışıyor.
Özellikle
ahlaksızlığı ahlak gibi yorumlayıp,
kendi
ahlaksızlıklarını diğer insanlara empoze etmeye çalışanları görmek
ümitsizliğime
ümitsizlik katıyor.
Bu toplumun,
bence, en büyük problemi
ahlaksızlığı
ahlak yerine koyan insanların her geçen gün çoğalması.
* * *
Dünyanın
adaletsiz bir yer olduğu aşikâr.
Her insan farklı
özelliklere sahip olarak doğar ve özelliklerinin elverdiği şekilde yaşar.
Hiç kimse kendi
özelliklerinin dışında bir özelliğe,
kendi çabasıyla,
sahip olamaz.
Sadece kendinde
bulunan özelliği geliştirebilir.
O nedenle bazı
insanlar çok zekidir, bazı insanlar da,
ne kadar
çabalarlarsa çabalasınlar,
asla belli bir
zeka seviyesinin üzerine çıkamazlar.
O nedenle bazı
insanlar sağlıklı doğarken,
bazı insanlar
ömür boyu engelli olmaya mahkumdur.
O nedenle bazı
insanların ailesel özellikleri ideal seviyedeyken,
bazı insanlar
çok zor şartların içindeki ailelerde dünyaya gelir.
Listeyi uzatmak
mümkün.
Ama beni en çok
düşündüren;
bazı insanların
bu dünyaya mutsuz olmak için gelmiş olmaları.
Uzun bir süredir
kafamı bu kurcalıyor ve
gerçekten bazı
insanların bu dünyada asla mutlu olamayacaklarını hissediyorum.
Evet, bu çok
büyük bir haksızlık,
ama zaten dünya
adaletsiz bir yer değil mi?
Birçok insan
zaten büyük bir haksızlığın kurbanı değil mi?
* * *
Bazı insanlarda
anlamsız bir savunma mekanizması gelişmiş:
kendi
yanlışlarını başkalarının yanlışlarıyla örtmeye çalışmak.
Bu tür
insanların dünyanın en aciz insanları
olduğunu
düşünüyorum
ve o tür
insanlara karşı büyük bir acıma duygusu oluşuyor içimde.
Merak Ettiklerim
Bu dünyada
birbirini sevip de kavuşamayanlar ve
tek taraflı
karşılıksız aşk yaşayanlar;
ahirette bu
aşklarını
doyasıya yaşama
şansı bulabilecekler mi?
Hayat Notları'ndan
Mutlu olmak
isteyen her insanın yapması gereken en önemli şey,
insanlardan
beklentilerini ortadan kaldırmaktır.
Aşk: Bir insanın
başka bir insandan en büyük beklentisi.
O nedenle aşk eninde
sonunda mutsuz olmak demektir.
Şiirsel
Hayatı hep şiir
tadında yaşamak istedim.
Ama bir türlü
beceremedim.
Bu yüzden şiire,
karşı koyamadığım, bir bağımlılığım var.
Sizden Gelenler
Sayın Çiğdem Yorgancıoğlu'nun,
yazdıklarımı
okuduktan sonra, benim için yazdığı şiirden bir bölümü
sizlerle
paylaşmak istiyorum.
"otuzdörtten otuzbeşe süzülüp bakınca
sizin ruh ikizinizin silüetini gördüm sanki
isminizden bir "Banu" taşacak hayatınıza
ama ne gün hangi zaman hangi saatte bilmiyorum
ya da ben size parmağınıza konacak
uç uç böceğini işaret ediyorum"
(Çiğdem Hanım'a
teşekkürlerimle...)
Kitap
Ne okuyorum:
Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı" romanını ve
Enis Batur'un "Kanat Hareketleri" isimli şiir kitabını...
En son ne okudum:
küçük İskender'in "Lucifer'in Bisikleti" isimli metinler kitabını ve
Attilâ İlhan'ın "Korkunun Krallığı" isimli şiir kitabını...
7 Yorumlar
O kadar çok şey söylemek istiyorum ki, belli bir yer değil belki karışıklığın içinden seçmeler gibi...
YanıtlaSilDoğanın kendisine ve insan haricinde, doğadaki canlılara bakmak gerek ki, insanın gerçekte nasıl kendini inkâr eden, kedine, doğaya ve doğadaki canlılara kötülük eden tek varlık olduğunu görelim.
Geçmişten, günümüze doğa her şeyiyle kendini insan için bıkmadan, yorulmadan yenilerken, insanın ona ettiği kötülükleri düşünmek ki, insan olduğumu varsaymak dahi azap verici...
İnanışlar... Kenidine inanmayan varlık olan insanın, Yüce bir varlık olduğunu varsayıp inaması ne kadar gerçekçi? Ve ona iyi kul olma çabası... Hangi inanış olursa olsun, sonuç aynı...
Bu inanan insan değil mi, kendisiyle birlikte, dünyayı koyedercesine savaşan?
Bu inanan insan değil mi, hamam böceği dahi ona hizmet ederken, doğayı yok eden?
İşte bu dayatılan, ahlâk ve inanışlarla hiç başarı olmadı ne geçmişte ne de şimdi ki, gelecekte de olmayacaktır...
İnsan önce kendine dokunabilmeli, sevmeli ve inanmalı bu işin sorunsalı bu...
Düşününüz lütfen; daha doğmadan, ad konuluyor, etnik köken belirleniyor, inanış keza öyle.. Yani sizin için hazıylanmış bir hayata "merhaba" diyorsunuz.
sonrası hep öğreti, dayatılan öğreti...
Merak ettiginize cevabım:) cennet ve chnnem burada.. Ne yaşıyor ya da yaşamıyorsanız hepsi bu ve burada...
Hayat Notlarınız/ Aşk
Aşk'ı beklentiye gömerseniz, o aşk hiç yaşanmamıştır ki, ölüdür siz boşuna gömmüş olusunuz derim...:)
Afediniz şiir yenen birşey midir,tadı olsun?
hani şu "yüreğinize, kalamineze sağlık"tan böğ geldi de:)
Başta söylediğim gibi, önceden hazırlanmış ve bize sunulan hayatı yaşarken belki bikaç değişiklik mümkün olabilir...
Hayatın şiir olması için bu anlamda betimlemek için sanırım ölmek gerek...
Eh:) Göemeyince de anlamı var mı bilemiyorum:))
Selamlar...
Sayfanızı çok beğendim .Dopdolu ve harika...Ben de nacizane kendime bir sayfa oluşturdum arada bir uğrar fikirlerinizi ve yorumlarınızı paylaşırsanız mutlu olurum.Hoşçakalın
YanıtlaSilMutlu olmak isteyen her insanın yapması gereken en önemli şey,
YanıtlaSilinsanlardan beklentilerini ortadan kaldırmaktır.TUNA BASAR '''''MUTLU OLMAK BAŞKALARINA YARDIM EDİP ONLARIN GÖZLERİNDEKİ ŞÜKRAN DOLU IŞILTIYI GÖRMEKTİR''''''dr.osman
Sizi devamlı hayat karmaşısı icinde olsada takip etmeye calışıyorum . Yazısal veya Şiirsel olarak da okudugumda da her zaman cok mutlu oluyorum sevgiyle kalın.
YanıtlaSilDevrim Gül
Bu yazı bir alıntı mı? bazı paragrafları mı alıntı?Şiir değil? Ama düz yazı da değil... İçerik olarak güzel,ancak dağınık gibi,nacizane görüşüm.
YanıtlaSilGerçekten adaletsiz bir dünya bu dünya. Sadece insanları kastetmiyorum, dünyanın daha doğrusu doğanın prensibi adaletsizlik üzerine kurulu, güçlü güçsüzü yiyor, hayatta kalan güçlü oluyor, aslan ceylanı yiyor, ceylana yazık değil mi? Büyük balık küçük balığı yiyor, hep güçlü kazanıyor, geçen gün bir videoya denk geldim Irak'ta mı, Afganistan'da mı şu an unuttum, ikisinden biriydi, işgal eden ABD deniz piyadeleri hem de 4-5 kişi vardı, zavallı bir koç getirmişlerdi, beyzbol sopasıyla kafasına vura vura ölmesini zevkle, kahkahalar atarak izlediler. Ben ilk saniyede kapattım. İşte ne ahlak var, ne merhamet, ne adalet, insanlar güçlünün güçsüzü ezmesinden o kadar yılmış ki, haber sitelerindeki yorum köşelerine yorum yazmaya korkuyorlar. Ortaçağ'dan beri pek yol katetmemiş dünya, güya geliştik gelişen sadece makinalar, teknoloji, insan hala taş devrindeki kafa yapısına sahip. Arada siz, biz merhametli, sevgi dolu, iyiler de bu dünyada kahroluyoruz:((((
YanıtlaSilKaleminize sağlık.
Çok haklısınız. Ben de çok uzun zamandır bu tür haksızlıklar karşısında derin bir üzüntü yaşıyorum ama elimden de bir şey gelmediği için üzüntüm daha da artıyor. Umarım haksızlıkların ortadan tamamen kalktığı çok daha huzurlu bir dünya mümkündür. Hiç umudum olmasa da...
SilYazıma yaptığınız katkı için çok teşekkür ederim.